- safa girmek
- dabiristin
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
güveyi girmek — 1) erkek için evlenmek Güveyi girdiğinin ertesi günü askere çağrıldı. 2) iç güveyi olarak gelinin ailesinin evinde oturmak Kostüm yeni, potinler yeni, gömlek yeni... Güveyi mi giriyorsun çapkın? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
borç — 1. is., Rus. Borş 2. is., cu 1) Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa 2) mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
damar — is., anat. 1) Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu. P. Safa 2) Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi 3) Başka türden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açılmak — nsz 1) Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Anayasa 2) Renk koyuluğunu yitirmek Perdenin rengi açıldı. 3) Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak Ateşi düşünce hasta açıldı. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyunduruk — is., ğu 1) Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember 2) mim. Kapı veya pencere vb. açıklıkların üzerine konulan ağaç, taş veya beton kiriş, lento 3) Mengenenin üst… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarşaf — is., Far. çāder + şeb 1) Yatağın üstüne serilen veya yorgan kaplanan bez örtü Yatağında oturdu, alnında toplanan ter damlalarını çarşafının ucuyla sildi. H. E. Adıvar 2) esk. Kadınların kullandığı ve baştan örtülen, pelerinli, eteklikli sokak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
içeri — is. 1) İç yan, iç bölüm, dışarı karşıtı İçeriden sesler geliyor. 2) İç, iç yüzey Odanın içerisi bu kadar adam almaz. 3) sf. İç yüzeyde, iç bölümde olan İçeri odadan sesler geliyor. 4) zf. İç yana, iç yana doğru İçeri girmekten korkarak bahçedeki… … Çağatay Osmanlı Sözlük